6. Her ikisi de Tanrı'nın gözünde doğru kişilerdi, Rab'bin bütün buyruk ve kurallarına eksiksizce uyarlardı.
7. Elizabet kısır olduğu için çocukları olmuyordu. İkisinin de yaşı ilerlemişti.
8. Zekeriya, hizmet sırasının kendi bölüğünde olduğu bir gün, Tanrı'nın önünde kâhinlik görevini yerine getiriyordu.
9. Kâhinlik geleneği uyarınca Rab'bin Tapınağı'na girip buhur yakma görevi kurayla ona verilmişti.
54-55. Atalarımıza söz verdiği gibi,İbrahim'e ve onun soyuna sonsuza dekMerhamet etmeyi unutmayarakKulu İsrail'in yardımına yetişti.”
56. Meryem, üç ay kadar Elizabet'in yanında kaldı, sonra kendi evine döndü.
57. Elizabet'in doğurma vakti geldi ve bir oğul doğurdu.
58. Komşularıyla akrabaları, Rab'bin ona ne büyük merhamet gösterdiğini duyunca, onun sevincine katıldılar.
59. Sekizinci gün çocuğun sünnetine geldiler. Ona babası Zekeriya'nın adını vereceklerdi.
60. Ama annesi, “Hayır, adı Yahya olacak” dedi.
61. Ona, “Akrabaların arasında bu adı taşıyan kimse yok ki” dediler.
62. Bunun üzerine babasına işaretle çocuğun adını ne koymak istediğini sordular.
63. Zekeriya bir yazı levhası istedi ve, “Adı Yahya'dır” diye yazdı. Herkes şaşakaldı.
64. O anda Zekeriya'nın ağzı açıldı, dili çözüldü. Tanrı'yı överek konuşmaya başladı.
65. Çevrede oturanların hepsi korkuya kapıldı. Bütün bu olaylar, Yahudiye'nin dağlık bölgesinin her yanında konuşulur oldu.